Yönetim Kurulu Başkanımız Sn. Ercan ATA, ekonomide yaşanan son gelişmelere yönelik olarak ;
Özellikle pandemi etkisinin ikinci yılına taşınması, hem küresel ölçekte hem de yurt içinde enflasyonist risklerin artışını tetikleyen en önemli unsurların başında geliyor. Gerçekten de tüm pazarların en büyük sorunu enflasyondaki artış durumunda. Avrupa’da Temmuz ayında 2.2 olan enflasyon, Ağustos ayında önce yüzde 3’e ardından Eylül ayında ise, bir önce aya göre 17.6’lık yükselişle son 13 yılın en fazla artışına şahit olarak son 10 yılın en üst seviyesi olan yüzde 3. 4 seviyesine ulaştı.
Ülkemizde de, bugün mücadelenin verilmesi gereken en önemli sorunların başında, enflasyonla mücadele geliyor. Reel sektör açısından bakıldığın da uzun dönemli faizlerin düşmediğini arttığını görüyoruz. Kısa vadeli düşüler ise maalesef dolarizasyonu tetikliyor. Bu durumda hem uzun vadeli kredi sağlama hem de ithalata dayalı bazı üretim sektörleri açısından bir tedirginlik olmuştur.
Ancak, yıl sonuna kadar faizlerin radikal olarak düşürülmeyeceği mesajı ile en kısa zamanda finansal istikrara yönelik somut gelişmeler yaşanır. Mobilya sektörünün pozisyonunu ise her zaman şöyle tanımlıyoruz: Birçok sanayi kolunun müşterisi durumundayız. Cam, sünger. Hammadde, kumaş, tamamlayıcı aksesuar, demir, alüminyum, tekstil gibi daha birçok ara malı alarak üretim yapıyoruz. Döviz ve faizlerdeki beklenti dışı hareketler sanayi fiyatlarını etkilediğin de üretim fiyatların da doğal bir artışı da tetikleyecektir.
Tam bu noktada özellikle KOBİ düzeyindeki üreticilerimizin artan temel finansmana erişim ihtiyaçlarının desteklenmesi son derece önemli bir hal alacaktır.
Zira tam bu dönemde, çok iyi bir strateji ile, yine pandemi etkisiyle değişen tedarik rotalarında ülkemizin avantajını fırsata çevirmek durumundayız. İki temel değişkenin altını çizmek lazım. Birisi artan lojistik maliyetleri, bir diğeri ise Çin’de yaşanan ve elektrik tedarikiyle başlayan üretim kısıtlamaları ve azalmaları.
Her anlamda önem kazanan sürdürülebilir, güvenli, hızlı, ucuz tedarik önem kazanacak. Bu sebeple, son bir kaç aydır, bir çok gelişmiş ülkeden küresel markalar, global firmalar, tedarik zincirlerinin büyük kısmını ülkemize kaydırmaya niyetliyken, ihracat pazarlarımızı genişletmeli, derinleştirmeli, uzun vadeli anlaşmalara imza atmalıyız.
Küresel ekonomik ortam bir yandan enflasyon, bir yandan bozulan finansal piyasalar, bir yandan güvenli tedarik ve bir yandan da küresel pandemi tehdidiyle mücadeleye devam ediyor. Bu dalgalanmalar arasında, avantajları son derece etkin ve iyi kullanmamız. Bu sebeple, özellikle yabancı yatırımcıyı, ülke içine çekebilecek, davet edecek, iç piyasada iyi firmalarımızla işbirlikleri oluşturabilecek ortamın, mesajların ve cesaretlendirici adımların sıklıkla, güçlü bir tonla ve teşvik edilerek yaratılmasının çok mühim olduğuna inanıyorum. Dönemin, iş birliği, el birliği, kenetlenme ve doğru bir yol çizme dönemi olduğunu düşünüyorum.
açıklamalarında bulundu.

 



OMSİAD ile iletişime geç